ATATÜRK’Ü ANLAMAK
Yorum; Abdulkadir AY
“Anmak bir dakikalıktır, anlamak ise bir ömür sürer.”
Her 10 Kasım’da saatler 09.05’i gösterdiğinde hayat durur… Sirenler çalar, gözler dolar, kalpler hüzünle dolar. Ancak o sessiz dakikanın ardından, gerçek bir soru kalır geriye:
Biz Atatürk’ü gerçekten anlayabildik mi?
Atatürk’ü anmak, kolaydır. Bir çiçek bırakır, bir fotoğraf paylaşır, bir marş söyleriz.
Ama Atatürk’ü anlamak; fikirlerine, hedeflerine ve mücadele azmine sahip çıkmaktır. Çünkü o, sadece bir komutan değil, milletin yeniden doğuşunu örgütleyen bir vizyon sahibiydi.
Cumhuriyet’i kurarken, “Benim en büyük eserim” dedi.
Bugün o eseri ayakta tutmak, her birimizin görevidir.
---
Fikri Hür, Vicdanı Hür Nesiller
Atatürk, bir milletin özgürlüğünü yalnızca toprakla değil, zihinle kazanacağını biliyordu.
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” derken, aslında geleceğe ışık tutuyordu.
Çağdaşlaşma; telefonla, internetle değil, düşünceyle olur.
Eğitimi, bilimi, sanatı ihmal eden bir toplumun ilerlemesi mümkün değildir.
O’nun gösterdiği yol; aklın, bilimin ve vicdanın yoludur.
---
Bir Heykelin Önünde Eğilmek Değil, Onun Gibi Dik Durmak
Atatürk’ü anlamak; onu putlaştırmak değil, yaşatmak demektir.
Köylüyü “milletin efendisi”, genci “geleceğin umudu”, kadını “toplumun temeli” gören bir liderdi.
Bugün hâlâ “Atatürk olsaydı ne yapardı?” diye sorarız.
Oysa doğru soru şudur:
“Atatürk bugün bizim ne yapmamızı isterdi?”
Cevabı belli:
Çalışmamızı, üretmemizi, düşünmemizi, korkmadan konuşmamızı…
---
Ne Mutlu Anlayanlar! O yüzden "Ne Mutlu Türküm Diyene"
Atatürk’ü anlamak;
Vatan sevgisini sözle değil, emekle göstermek,
Cumhuriyet’in değerlerine sahip çıkmak,
Gençleri baskılamak yerine cesaretlendirmektir.
Çünkü o, “Bütün ümidim gençliktedir” derken sadece bir cümle kurmadı;
Bu ülkenin geleceğini gençlerin vicdanına emanet etti.
Bugün Atatürk’ü anlamak, bir törenle değil, bir duruşla mümkündür.
Geçmişe saygı, bugüne sorumluluk, yarına umut taşımaktır.













Yorumlar