Gazze’den, Kıbrıs’a;
Türkiye'siz Olmaz
Yorum: Züleyha Karaman
KKTC’de 19 Ekim Pazar günü yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine günler kaldı, gelişmeler, açıklamalar o kadar hızlı geçiyor kiyakalamak zor.
İşte bu seçim hengamesinin içinde bölgemizde tarihi gelişmelere tanıklık ediyoruz.
Gazze'de barışı ve Gazze'nin yeniden inşasını da ön gören 20 maddelik planı içeren "Şarm el-Şeyh Anlaşması" Mısır'da, Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani tarafından 13 Ekim’de imzaladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o imzası, şu gerçeği bir kez daha gösterdi; Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz ve bölgenin yeni gerçeği; Türkiye’siz denge olmaz!
+
Filistin ve Gazze'de yaşanan İsrail’in soykırımı karşısında Türkiye'nin en başından beri sergilediği etkin diplomasi ve kararlı insani duruş, daha geniş bir fotoğrafı da gözler önüne serdi: Ortadoğu'dan Doğu Akdeniz'e uzanan bu çalkantılı coğrafyada, hiçbir siyasi denklem Türkiye dışarıda bırakılarak kurulamaz.
Bölge, karmaşık sorunlarla, çok yönlü tehditlerle ve kırılgan ittifaklarla dolu.Tüm bunlara bir de bölgedeki gerginliği artıran Güney Kıbrıs Rum yönetiminin yoğun silahlanmasını ve çok yönlü askeri ittifaklarını da eklemek lazım.
İşteTürkiye, sahadaki caydırıcı gücü ile masadaki dirayetli ve akılcı diplomasisini birleştirerek, bu karmaşanın içinde bir denge ve umut ışığı oluyor.
*
Türkiye, yarımasrı aşkın süredir federal temelde yapılan sayısız görüşmeler, Rumların uzlaşmaz tavrı nedeniyle sonuçsuz kalınca, Kıbrıs’ta egemen eşit iki devletli çözüm vizyonunu ortaya koydu.Bu konudaki kararlı duruşu da artarak sürüyor.
Nitekim, “Kıbrıs’ta iki devlet mi federasyon mu” söylemlerine karşın, Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde,“Kıbrıs konusunda zihnimiz de politikamız da net. Federasyon defteri bizim için artık kapanmıştır. Kimse kelime oyunlarıyla bizi yeniden federasyon tartışmalarına çekemez.”sözleri ile bu yoldan dönüş olmadığını, bunun, geleceğin yol haritası olduğunu ortaya koymuştu.
“HALKA AÇIKLAYIN”
KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu da,BRT’de katıldığı programda,Türkiye’nin de desteklediği ulusal stratejinin iç siyasette tartışma konusu yapılmasını haklı olarak eleştirerek, “Bir seçim var diye bu halkın davasını rezil etmeye kimsenin hakkı yoktur. Bu dava Türklük davasıdır. Ulusal davadır. Ulusal davalar siyasi partiler üstüdür."dedi.
Peki bu uyarıyı haklı çıkaracak ne oluyor?
Bakan Ertuğruloğlu, egemen eşit iki devlet konusunda Ankara'da TBMM'nin oy birliğiyle aldığı kararlar, Milli Güvenlik Kurulu'nun tezkereleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM kürsüsünden dört yıldır arka arkaya yaptığı "KKTC'yi tanıyın" çağrıları varken, bazı kesimler nasıl olur da "Egemen eşitlik temelindeki politika çözümsüzlüktür" deme hadsizliğini gösterebiliyor diye haklı olarak soruyor.
Bakan Ertuğruloğlu’nun dikkat çektiği çelişki çarpıcıdır.
Bakan Ertuğruloğlu, muhalefete, şu kritik soruyu gündeme getiriyor: "Biz gelirsek, TBMM'nin aldığı karar, Türkiye Milli Güvenlik Kurulu'nun aldığı karar, Erdoğan'ın verdiği beyanatlar bizi alakadar etmez. Biz geliriz federasyon görüşürüz diye ortaya çıkacağız'. Bu mu söylediğiniz?" diyor ve “bunu halka açıklamanız lazım” diye de ekliyor.
Aslında meselenin özü de bu soruda;
Bakan Ertuğruloğlu, hem "Türkiye ile beraber çalışacağız" diyerek oy devşirmeye çalışmanın, hem de her gün verilen beyanatlarla Türkiye'nin temel politikası olan “egemen eşit devlet”prensibini yerden yere vurmanın, kabul edilemez bir ikiyüzlülük olduğuna dikkati çekiyor.
Unutulmasın ki, son Gazze örneğinde de olduğu gibi, ne Kıbrıs’ta, ne bölgede Türkiye'siz bir denge kurulamaz; aynı şekilde, ulusal Kıbrıs davasında da Türkiye'nin belirlediği ulusal çizginin dışına çıkılamaz!
**
Yorumlar