“Makarios yaşıyor!”  ve Hayal Ötesi

 

Yorum: Züleyha Karaman

 

Rumlar, 1 Ekim’de, 1960 Türk-Rum ortaklığındaki Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sözde kuruluş yıl dönümünü, satın aldıkları yeni silah sistemlerini de sergileyerek kutladı. Durmaksızın silahlanıyorlar, böbürlenerek de gösteriyorlar!

 

Geçen 65 yıl, Kıbrıs Rum tarafının değişmeyen "tek egemen" algısını ve Kıbrıs Türk  varlığını inkarını da  bir kez daha hatırlattı.

 

Şu bir gerçek ki, Rumların kuruluş yıl dönümünü kutladığı cumhuriyet, 16 Ağustos 1960’da kurulan ortak cumhuriyet değil.

 

Rum tarafında, aradan geçen 65 yılda, ülkenin ne kadar değiştiği veya değişmediği sorgulanıyor. Bu anlamda çarpıcı bir özeleştiriyi,Politis gazetesinin yazarlarından Andonis Polikarpu, 5 Ekim tarihli “Makarios yaşıyor, Hristodulidis’in Kıbrıs’ı Onun (Makarios’un) Kıbrıs’ı” başlıklı yazısında ortaya koyuyor.

 

Yazıda,Makarios dönemindeki siyasi kültür, yönetim anlayışı, siyasi tutarsızlık ve çözümsüzlük, çürümüşlük  ve toplumsal yapı ile 2025 Güney Kıbrıs'ı arasında paralellikler kuruluyor; Rum lider Hristodulidis, sorunların kaynağı olan Makarios’un yaptıklarını günümüzde yapmakla ve onun kötü mirasçısı olmakla  eleştiriliyor.

 

Diğer eleştiriler yanında, Rum tarafındaki alışılagelen siyasi tutarsızlık ve çözümsüzlük konusunda; Rumların, Türkiye'nin uzlaşmazlığından şikayet ederken, kendi içlerinde partilerin yarısının 48 yıllık çözüm zeminini  (federasyonu) reddettiğini hatırlatan yazar,  Hristodulidis'in, maddelerinin yarısını kabul etmediği bir çerçevede müzakerelere yeniden başlama niyetini açıklamasındaki tutarsızlığa dikkat çekerek, şu değerlendirmeyi yapıyor:

 

Kıbrıs sorununun kesin taksim sürecinde olduğu bugün ne kadar düzgün işliyoruz? Partilerin yarısı 48 yıldır uzlaşılmış çözüm zeminini reddederken ve Başkan’ın, maddelerinin yarısını kabul etmediği bir uzlaşılmış çerçevede müzakerelereyeniden başlama niyetimizi gururla beyan ederken Türkiye’nin uzlaşmazlığından ve iki bölgeli iki toplumlu federasyondan uzaklaşmasını şikayet ediyoruz. Kıbrıs sorununu ve zaman faktörünü ne kadar farklı algılıyoruz?”

 

Aslında bu eleştiri, Kıbrısmüzakere süreçlerinin neden tıkandığının ve sonuçlanamadığının da itirafıdır. Kıbrıs Türk tarafı onlarca yıl federal bir devlet çatısı altında samimiyetle birleşmeyi savundu.Bu yöndeki Annan Planı'na "evet" dedi.Ama karşılığında hep daha fazlasını isteyen, masa başında oyalama taktikleriyle görüşür gibi yapıp uzlaşmayı reddeden bir Rum tarafı vardı.

 

Türk tarafının egemen eşit iki devletli geri dönülmez kararlı tavrı, Rum tarafının uzlaşmazve samimiyetsiz tutumunun bir sonucudur.

 

Bugün, Kıbrıs Türk halkının büyük çoğunluğu, Adadaki gerçekler üzerine inşa edilmiş, egemen eşitliğe dayalı iki devletli bir çözümden başka bir seçenek olmadığına inanıyor.

 

*

 

Bugün gelinen noktada, Kıbrıs adasında birbirinden ayrı iki halk, iki demokratik sistem ve egemen eşit  iki ayrı devlet bulunmaktadır.Bu gerçeği kabul etmek, kalıcı barışın tek yoludur. Geçmişin çözüm modelleri Rumların süregelen tutumları nedeniyle artık geçerliliğini yitirmiştir.

 

Önümüzdeki tek gerçekçi ve sürdürülebilir seçenek, egemen eşitliğe sahip iki devletin komşuluk ilişkilerini geliştirmesidir. İş birliği, diyalog ve karşılıklı tanıma, adadaki güven ve istikrarın anahtarı olacaktır.

 

Rum yazarın da dediği gibi, “Makarios yaşıyor” ve kötü mirası Rumlara rehberlik ediyor.

 

İşin aslı, Kıbrıs’ta yaşanan tüm kötülüklerin mimarı Makarios’un mirasını capcanlı yaşatan Hristodulidis ile federal bir çözüm sağlanacağını sanmak ise hayal ötesidir!

***