İslam ve Cemaatler
Müslüman bir insanın herhangi bir zümreye veya guruba bağlanması, katılması hususunda hürdür yani kendi iradesidir.
Kimse bu tercihe karışamaz ve karışmamalıdır.
Ancak bağlandığı gurubun veya cemaatin sınırlarını çizdiği dairenin kendisi için kutsal olduğunu inanıp, diğer gurupları iman dairesi dışında görürse bu çok tehlikelidir.
Özellikle son zamanlarda gençler arasında, diğer, Müslüman kardeşleri hakkında çok iyi ve olumlu düşünmediklerini gözlemliyorum.
Yine cemaatler arasındaki farklılıklar bir zenginlik değil, ayrıştırıcıya doğru gittiğini gösteriyor.
Halbuki Müslümanlar insanlık aleminin temsilcileri, doğruluk ve ahlak idealinin temsilcileri olmalıdırlar.
Müslümanlar içersinden merdiven altlarında her gün minder üstünde satış yapanlar, kendilerinden olmayanlara karşı cephe alarak ayırıştırmaya yol açmaktadırlar.
İslam davası açıktır: İslam bir bütündür ve bölünmez, bölünmemelidir.
Bazı cemaatler ise İslam’ın üstünlüğünü ispat edeceğim diye akla aykırı yönlere ve diğer dinlerle anlamsız mukayeselere ve onların sapmalarını canla başla anlatıyorlar.
İlimle bunu isbat etmeye çalışıyorlar ve çok yanlışlara düşüyorlar halbuki “Az ilim Allah’tan uzaklaştırır; çok ilim Allah’a ulaştırır” (Pascal ) benimseler çok daha iyi iş yapmış olurlar.
Orantınız, plansız bir şekilde aklına ve ağzına geleni söylemek hiç bir cemaatin hayrına olamaz, yaşadığı ülke, kültür ve çevre hesaba katılmalıdır.
Müslümanların hayatını zorlaştıracak söylemlerden uzak durmak lazım.
Diğer bir konuda Cehennem tehdidiyle insanları korkutmak, insanlara güvenmek, güzelleştirmek ve imanlarını artıracak hitaplar yapmak yerine bol bol korku pompalamak ne kadar samimi yaklaşımdır?
Camilerde Allah’ın rahmetini anlatmaktan çok, Allah kahreylesin duasını okuyoruz, halbuki biz Allah’ın rahmetini istemeliyiz.
Diğer bir konuda Cami kürsülerinde her problemi din ile çözülmeye çalışılıyor.
Son zamanlarda ise cennet satıcılığı türedi, şu kadar kurban bağışı yap cennete gir, şu kadar hayır yap cenneti hak et.
Şu kadar namaz kılıyorum veya oruç tutuyorum, ben cennete gitmeyeceğimde kim gidecek.
Allah’ın rahmetini maddi nimetler halinde istiyor.
Cemaatler cemaat sayısı artırmak için insanları memnun etmek tek gayeleri gibi çalışmaların içerisindeler, halbuki beğeni Allah için olmalıdır, Allah rızası gösterilmelidir.
Her din ve her medeniyet ruhi ve ahlaki değerlerle doğar, maddeye hayranlıkla yıkılır, bugünkü Müslümanların durumu bunu gösteriyor madde her şeyin önüne geçti.
Nurettin Topçu - Müslümanlara hitaben şöyle diyor: Müslümanların ibadeti camide bitmeyip asıl camiden çıktıktan sonra başlar.
Cemaatlerin ve Müslümanların ahlaki sorunları var, içinde yaşadığımız topluma güven veremiyoruz, Ahlaki davranışlarımız bizi farklı din ve kültürlerden gelen insanlardan uzaklaşmak için bir gerekçe olarak ortaya çıkıyor.
Cemaat önderleri ve başkanları, benim aklım ve bilgim çok kuvvetlidir, ben en iyisini bilirim havasındalar, gerçek ise böyle insanlar tedaviye muhtaç insanlardır.
Diğer çok önemli bir konu ise cemaatlerin gündeminde milli tarihimiz ve dini tarihimiz yok ve unutuldu.
Bizim tarihimiz eşsiz bir tarih dünyanın en iyi tarihi bizde fakat maalesef tarihimizi bilmiyoruz.
İsmi Türk olan teşkilatlar, ne kadar Türk ve ne kadar milliler???
Cemaatler ve Müslümanlar içinde yaşadıkları toplumu iyi tanımlayan ve ona göre hareket eden olmalıdırlar.
“İnsan kendini bilmiyor, kendini bilmeden Allah’ı bilmeye imkan yok.
Hami Ramazan Özdemir
Not:
bu yazı için Nurettin Topçunun kitabından faydalandım.
Yorumlar