Gözden kaçırmayın

Ruz-i Vuslat    “613. VUSLAT YILDÖNÜMÜNDE SOMUNCU BABA” 2. ANMA PROGRAMI  Ruz-i Vuslat   “613. VUSLAT YILDÖNÜMÜNDE SOMUNCU BABA” 2. ANMA PROGRAMI  

DEVLET, İZİN İSTEYENE DEĞİL HABERSİZ İŞİNİ YÜRÜTENE SERBEST!

 

YORUM ; Abdulkadir Ay

 

Toplumda yıllardır çözülmeyen bir denklem var: Devlet, izin isteyenin önüne engel koyuyor; izin istemeyenin yaptığına da ses çıkarmıyor.
Bunu son aylarda yaşadığım süreçte bir kez daha gördüm, hem de tüm açıklığıyla…

Sanayide çırak, kalfa ve Tofaş–Şahin sevdalısı gençler için bir festival yapmak istedim. Bu gençler, toplumun dışladığı değil; tam tersine aile yılı kapsamında onurlandırılması gereken bir kitledir. Çünkü bu çocuklar, insanlara sıkıntı veren değil; tam tersine şefkatle sahip çıkınca parlayan, toplumla bütünleşen gençler.

TÜM KURUMLAR ‘OLUR’ DEDİ, BİRİ ‘CEZA KESERİM’ DEDİ

Aksaray Müftülüğümüz ile görüştüm. Sayın Müftümüz, “El atalım, destek olalım” dedi.
Aile Müdürümüz aynı şekilde olumlu yaklaştı: “Planlayalım, birlikte yapalım.”

Madeni Sanatkârlar Odası Başkanı Murat Tekin…
Önce duyarsızdı ama sonra o da destek verdi: “Ne gerekiyorsa yapalım.”

Her şey güzel giderken konu Trafik Şube’ye geldi. İlk görüşmede “olur” gibi duran yapı, iş resmiyete dökülünce birden değişti:
“Modifiye araç bulursak ceza keseriz, rapor veremeyiz.”

Gençlere zarar gelmesin diye geri adım attım. O günlerde orman yangını vardı, etkinliği ertelendi diye açıkladım.

Ama aradan bir hafta geçmişti ki…
Aynı sanayi sitesinde iki kez, yüzlerce modifiye aracın toplandığı büyük buluşmalar yapıldı.
Ne kavga oldu, ne gürültü, ne taşkınlık.
Kimse “modifiye araç bulursak ceza keseriz” demedi.

Demek ki mesele modifiye değil; mesele izinsiz yapılanın daha kolay kabul görmesi.

GENÇLER KAVGAYI DEĞİL, OTOMOBİLLERİNİ SEVİYOR

Her gün sokakta kavga gürültünün eksik olmadığı bu şehirde, sanayide toplanan o gençler büyük bir cami cemaati gibi sakin duruyordu.
Onların derdi kavga değil; kendi emeğini, kendi zevkini, kendi kimliğini aracının üzerinde göstermek.

Bu gençler şunu haykırıyordu:

“Bize bir alan açın. Biz sadece kendimizi ifade etmek istiyoruz.”

Vali açsın, belediye açsın, trafik açsın fark etmez…
Yeter ki gençlere bir nefeslik yer tanınsın.

POLİS CEZA KESER, GENÇLER ÖDER… AMA SAHİPLENMEK BAŞKA BİR ŞEYDİR

Modifiyeci gençler yıllardır cezaya alışmış.
Polis kesiyor, onlar ödüyor.
Yarın da kesilecek, yarın da ödeyecekler.

Ama mesele ceza değil.
Mesele sahiplenmek.

Biz sahip çıktığımızda, onların aşırıya kaçmasının önüne geçmek mümkün olur.
Aksi hâlde, bu gençler kendi festivallerini kendileri yapar –haberli ya da habersiz.

Z KUŞAĞI KAÇAR… AMA BU GENÇLER KAÇMAZ

Bugün Z kuşağının büyük kısmı ilk fırsatta İngiltere’ye, İsviçre’ye gidecek.
Ama vatan savunulacaksa, bu modifiyeci gençler başta koşacak.

Onların modifiye tutkusu bir “çılgınlık” değil;
Topluma “Ben de varım” deme biçimi.

Ucuz bir aracı bin bir emekle güzelleştirmek, rengini seçmek, jantını takmak…
Bu bir kendini ifade etme çabasıdır.

Gençleri anlamayan, onları cezalarla sinirlendiren sistem; gün gelir bu çocukları tamamen kaybeder.

ÇÖZÜM BASİT: ANLAMAK, DİNLEMEK, EMPATİ KURMAK

Her şey yasak ve emirlerle çözülemez.
Bu gençlere yılda bir defa festival yapmak çok mu?
Belli kurallar çerçevesinde alan açmak çok mu?

Aracın önü siyah filmli olsa bir şey diyen yoktu…
Sonra “önler dursun” dendi…
Sonra “hepsi kalksın” dendi…
Kural, uygulayanın keyfine göre değişti.

İnsanlar kurala değil; adaletsizliğe tepki gösterir.

SON SÖZ

Yapılması gereken çok basit:
Gençlerle kavga etmek değil, gençlere yol göstermek.

Onları dinlemek, anlamak, bir defaya mahsus bile olsa festival yapmak…
İnanın bu şehirde huzuru iki kat artırır.

Aksi hâlde devlet izin isteyene engel koyar,
İzin istemeyene göz yumar.

Ama bu düzen kimseye fayda sağlamaz.